Blog
Buradasınız: Anasayfa / Blog
Blog
Son yayınladığımız haber, duyuru ve içeriklerimize göz atın.
EŞİN KENDİ AİLESİNİN EVLİLİK BİRLİĞİNE MÜDAHELESİNE SESİNİ ÇIKARMAMASI KUSUR MUDUR?
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden kadının ailesinin davacı erkeğe müdahalesine davalı kadının sessiz kaldığı ve eşini küçük düşürücü beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
KAMU GÖREVLİSİ OLAN POLİSE YÖNELİK ÇAKALLAR İFADESİ HAKARET SUÇUNU OLUŞTURUR MU?
Yargılamaya konu somut olayda; sanığın ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp nezaket dışı kaba söz ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı bulunmakla
MAĞDURU YATAK ODASINA GÖTÜREREK YATAĞIN ÜZERİNE FIRLATIP GÖBEĞİ VE KALÇASINA DOKUNMAK EYLEMİ HANGİ SUÇU OLUŞTURUR?
Sanığın katılanın bileğinden tutup yatak odasına götürerek yatağın üzerine fırlatıp göbeğine ve kalçasına dokunma şeklinde gerçekleşen ve cebir içeren olayda; sanığın katılana karşı sübuta eren eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 102/1-1. cümlesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
TEDBİR NAFAKASI KARARLARINA UYMAMAK NAFAKA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL SAYILIR MI?
Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir." şeklinde düzenlendiği, buna göre borçlunun yerine getirmediği nafakaya ilişkin karar, nafaka ilamı olabileceği gibi, nafaka veya tedbir nafakası verilmesine ilişkin ara kararı da olabileceği, her halde borçlu tarafından kararın gereğinin yerine getirilmediği takdirde atılı suçun oluşacağı, sanığın Aralık ayına ait nafaka borcunu ödemediği ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
KAT MÜLKİYETİ KURULMAMASI KAT MALİKLERİNİ AİDAT ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN KURTARIR MI?
Kat Mülkiyeti Kanununun 17. maddesinin 3.fıkrasına göre, kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin 2/3´ü fiilen kullanılmaya başlanılmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanması gerekir. Mahkemece, fiilen tamamlanmış ve üzerinde kat irtifakı kurulu bulunan bu yapının 2/3´ünün fiilen kullanılma durumu dikkate alınarak, Kat Mülkiyeti Kanununu hükümlerine göre tahkikat ikmal edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, binanın iskan ruhsatının iptal edilmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİNDE GEÇERLİ BİR HACZİN BULUNUP BULUNMADIĞI İNCELEMESİ YAPILMALI MIDIR?
Haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine öncelikle haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi hâlinde, şikayetin konusu kalmayacağından başvurunun fuzulî yapıldığının kabulü gerekir.
YENİ MALİKİN İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI İÇİN EDİNME TARİHİNDEN 1 AY İÇİNDE İHTAR ÇEKMESİ ZORUNLU MUDUR?
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 351/2 maddesinde "edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir" koşulunun bulunduğu dikkate alınarak süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek, kanun yararına temyiz isteminde bulunulmuştur.
KİRA SÖZLEŞMESİNDE DAVA AÇILMADAN ÖNCE İHTAR ŞARTI MEVCUT İSE İHTAR ŞARTI SAĞLANMADAN DAVA AÇILABİLİR Mİ?
Davalılara gönderilen ihtarname 11/05/2018 keşide tarihli olduğundan ve kira döneminin bitmesine 2 ay kala bildirim yapılmadığından davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun değişik gerekçe ile kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tahliye davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEK BİR TAHLİYE DAVASINDA BİRDEN FAZLA İHTİYAÇ NEDENİ İLERİ SÜRÜLEBİLİR Mİ?
-Davacının, karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Tahliye davaları aynı dava içinde birden fazla sebebe dayanılarak açılabilir. Bu sebeplerden bir kısmı sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmesi halinde reddedilen sebeplerden dolayı ayrıca davalı yararına vekalet ücreti verilmez.
KİRAYA VERİLEN ORTAK ALANA MASA, SANDALYE VB. ŞEYLERİN KOYULMASI NEDENİYLE EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Ne var ki, kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızasının bulunması halinde dahi yapılacak tesis ve değişikliğin imar mevzuatına aykırı olmaması, yazılı rızası bulunmayan kat malikinin bağımsız bölümünü kullanmasını engelleyecek ve Kat Mülkiyeti Yasası'nın 18. maddesi gereğince kat malikini rahatsız edecek nitelikte bulunmaması da gereklidir.
ÖNCEDEN TANIŞIKLIĞI OLDUĞU ARKADAŞINA TELEFONUNU İRADİ OLARAK TESLİM ETMEK SONRASINDA TELEFONUNUN İADE EDİLMEMESİ HALİNDE HIRSIZLIK SUÇU OLUŞUR MU?
Katılanın cep telefonunu önceden tanımasından kaynaklanan güven ilişkisi sebebiyle sanığa verdiği, dolayısıyla, cep telefonunun zilyetliğinin sanığa iradi olarak devredildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin 6763 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında yer alan ve basit yargılama usulüne tabi güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu
KANUNEN TÜM NİTELİKLERİ HAİZ BONOYA KENDİ ADI VE İMZASI ALTINA KUZENİNİN TC 'SİNİ YAZARAK İMZALANMASI SAHTECİLİK SUÇUNU OLUŞTURUR MU?
Sanığın kendi adına unsurları tam olarak düzenleyip ancak takibi zorlaştırmak amacıyla kendisi ile aynı ismi taşıyan amcasının oğlunun T.C. kimlik numarasını da isminin altına eklediği 05.09.2010 vade tarihli senette; yapılan bu eklemenin unsurlardan herhangi birisini geçersiz hale getiremeceği gibi senedin bono vasfını da etkilemeyeceği cihetle, unsurları tam olan suça konu bononun sahteliğinden veya sahteleştirildiğinden söz edilemez. Olayda, kullanıldığı anlaşılan senedin, TTK uyarınca "bononun" tüm unsurlarını taşıdığı anlaşıldığından; yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun maddi unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.
Hukuki Yardım ve Danışmanlık İçin Bize Ulaşabilirsiniz | 0544 324 16 34 |

WhatsApp İletişim

0544 324 16 34