Blog
Buradasınız: Anasayfa / Blog
Blog
Son yayınladığımız haber, duyuru ve içeriklerimize göz atın.
KALP HASTASI OLDUĞUNU BİLDİKLERİ ŞAHSA UYKU İLACI VERİLMESİ NEDENİYLE KİŞİNİN İLACIN ETKİSİ NEDENİYLE VEFATI HALİNDE KİŞİ HANGİ SUÇ KAPSAMINDA SORUMLUDUR?
Maktulün kronik kalp damar hastalığına bağlı olarak gelişen kardiyak arrest sonucu hayatını kaybettiğini ortaya koyan ATK raporu ve tespitlerinin varlığına göre mahkemece maktulde oluşan yaralanmanın 5237 s. Kanun'un 86/2. maddesi kapsamında kalacağı kabul edilerek sanıkların 70'li yaşlarda olan ve kalp rahatsızlığı olduğunu bildikleri maktulü uyutmak/uyuşturmak amacıyla ilaç vermeleri eyleminin, bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturacağı ve sanıklar hakkında bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan mahkumiyetlerine dair hüküm kurulması gerektiği halde; yukarıda değinilen Yargıtay CGK kararını ve bu kararda kabul edilen sübutu etkisiz kılacak şekilde maktulün kanında sanıkların beyanlarında geçen ilaçlara ilişkin bir kısım etken maddelerin tespit edilemediğine dair adli rapor gerekçe gösterilerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
YILLIK OLARAK ANLAŞILAN KİRA SÖZLEŞMELERİNDE ÖDENMEYEN KİRA BEDELİ 2 HAKLI İHTARIN KONUSUNU OLUŞTURUR MU?
Türk Borçlar Kanununun 352/2. maddesi uyarınca iki haklı ihtar nedeniyle açılacak tahliye davasının kira süresinin, bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde açılması zorunludur. İki haklı ihtar nedeniyle açılan davada tahliyeye karar verilebilmesi için, kiracıya bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde, bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulması gerekir. İhtar tebliğinden sonra yapılan ödemeler iki haklı ihtarın oluşmasına engel teşkil etmez. Süresiz sözleşmelerde ve kira parasının yıllık ödenmesi gereken hallerde iki haklı ihtar oluşmaz.
Su abonesi olan davacının aboneliğini sonlandırmaması halinde fiili kullanıcının gerçekleştirdiği kullanım bedelinden sorumluluğu devam eder mi?
O halde mahkemece; su abonesi olan davacının aboneliğini sonlandırmadığı sürece tüketilen su bedelinden sorumlu olduğu, daha az tüketim yaptığına dair bir iddia da ileri sürülmediğinden bilirkişi incelemesine gerek olmaksızın davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
DELİL TESPİTİ YAPILMIŞ BİR ALACAK İÇİN DAVALI DELİL TESPİTİNE İTİRAZ ETMİŞ İSE DAVA BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILABİLİR Mİ?
Uyuşmazlık; somut olayda, dava konusu alacağın belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu alacağın haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından zarar miktarının tespiti amacıyla delil tespiti yaptırıldığı, davalının tespit raporuna itiraz ettiği, bu hâliyle dava konusu alacağın tartışmalı hâle geldiği, davacının davanın açıldığı tarihte gemi söküm tesisine verilen zarar miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği, davanın belirsiz alacak davası olarak açılma şartlarının oluştuğu, açıklanan nedenlerle işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.
BOŞ OLARAK DOLDURULAN TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ İLE TAHLİYEM İSTENMEKTEDİR. 1 YIL DOLDUĞUNDAN KONTRAT UZAMIŞTIR İTİRAZI HALİNDE İTİRAZIN KALDIRILMASINA BAŞVURULABİLİR Mİ?
Somut olayda 15.10.2019 tarihli kiraz sözleşmesi, 20.10.2019 tanzim 15.10.2022 tahliye tarihli adli tahliye taahhütnamesine dayanılarak 17.10.2022 tarihinde tahliye talepli takip başlatılmış, kiracı(borçlu) itirazında "... boş olarak tanzim edilmiş tahliye taahhütnamesini doldurarak tahliyesini istemektedir...Tarafıma taşınmazın tahliyesi için süresinde bir ihtarname gönderilmediği için kira kontratı 1 yıl süreyle uzamıştır...." şeklinde beyanda bulunmuştur. Borçlunun bu beyanları, tahliye taahhüdündeki tarih ve imzaya açıkça itiraz niteliği taşımamaktadır. Tahliye taahhüdüne dayalı tahliye şartlarının gerçekleştiği dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü ile itirazın kaldırılması ve borçlunun kiralanan mecurdan tahliyesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle borçlunun istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir.
HÜKÜMLÜNÜN İZİN SÜRESİNDEN SONRA 26 DAKİKALIK GECİKMEYLE TESLİM OLMASI HALİNDE DİSİPLİN CEZASINA HÜKMEDİLEBİLİR Mİ?
Hükümlünün, izin süresinin bittiği günün teslim olma saatinden 26 dakikalık bir gecikme ile cezaevine giriş yapması nedeniyle cezaevi görevlilerince tutulan tutanak üzerine hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, hükümlünün seyahati sırasında Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumunun yerini bulma konusunda aksiliklerle karşılaştığı yönündeki beyanına itibar edilerek, 26 dakikalık gecikmenin makul bir süre olduğunun kabul edilmesi ve itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun'a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
BOŞANMAYA ESAS SAYILAN DAVRANIŞLARDAN SONRA TARAFLARIN BERABER TATİLE GİTMESİ HALİNDE ÖNCEKİ DAVRANIŞLAR KUSUR SAYILIR MI?
Boşanmaya esas alınan hadiselerden sonra eşlerin barışıp 2001 senesinin yazında tatile gittikleri anlaşılmaktadır. Kadın geçen hadiseleri hoşgörü ile karşılamış davalıyı affetmiştir. Artık bu maddi olaylara dayanılarak boşanmaya karar verilemez. 2001 yılının yaz ayından sonra da kocadan kaynaklanan boşanmayı gerektiren herhangi bir olayın varlığı da isbat edilmemiştir. Davanın reddi gerekir.
BOŞANMA DAVASI SIRASINDA DAVADAN FERAGAT EDİLMESİ HALİNDE FERAGAT EDİLEN DAVADAKİ VAKIALAR KUSUR OLARAK KARŞI TARAFA YÜKLENEBİLİR Mİ?
Davacı erkek, daha önce 02.11.2012 tarihinde açtığı boşanma davasından 12.04.2013 tarihinde feragat etmiştir. Davacı erkeğin tanıklarının anlatımında yer alan olayların erkeğin açtığı ve feragatle sonuçlanan dava tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davacı erkek feragatle kadından kaynaklanan ve mahkemece kadına kusur olarak yüklenen önceki olayları affetmiş veya en azından hoşgörü ile karşılamıştır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Davalı kadının bu davanın açıldığı tarihten sonra başkaca kusurlu davranışı ispatlanamamıştır.
TARAFLARIN BOŞANMA DAVASI ESNASINDA BERABER TATİLE GİTMEYE KARAR VERMELERİ ANCAK YOLDA GERİ DÖNMELERİ HALİNDE AF KAPSAMINA EYLEMLER GİRER Mİ?
Taraflar arasında gerçekleşen ve boşanma nedeni olarak gösterilen olaylardan sonra tarafların birlikte tatile gittikleri, yolculuk sırasında meydana geldiği ileri sürelen olaylardan sonra da tatile gitmekten vazgeçip geri dönmediklerine göre tarafların bu aşamaya kadar olan olayları karşılıklı olarak affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamış olduklarının kabulü gerekir. Bu aşamadan sonra boşanmaya neden olacak davalı-davacı kocadan kaynaklanan boşanmayı gerektirir yeni bir olayın varlığı da iddia ve ispat edilebilmiş değildir. O halde davacı-davalı kadının boşanma davasının da reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir.
EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANAN VE POLİSE YAKALANAN SANIĞIN BAŞKA BİR KİŞİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİ POLİSE BİLDİRMESİ HALİNDE HANGİ SUÇ OLUŞUR?
Sanığın ehliyetsiz araç kullanma eyleminin, idari yaptırım kararını gerektirmesi ve suç olarak tanımlanmaması karşısında; başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmayacağı, sanığın bu eyleminin TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
OLASI KAST İLE ÖLDÜRME SUÇUNDA İŞTİRAK MÜMKÜN MÜDÜR? -
Olası kast sorumluluğunun failin hareketine bağlı gerçekleşen netice ile doğduğu kabul edilmekle, olası kastla işlenen suçlarda iştirakin mümkün olmayacağı, maktulün ölümüne neden olan ve otopsi sırasında maktulün vücudundan çıkarılan merminin parçaları olan emanetin 2022/12801 sırasında kayıtlı "nüve" ve "gömlek parçasının" kriminal incelemesi yapılarak sanıklardan hangisinin silahından atıldığının tespit edilmesi ve neticesinde o sanık hakkında olası kastla öldürme suçundan mahkumiyet hükmü kurulup diğer sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
NAFAKA TALEPLERİNDE MAHKEME ARTIŞI HANGİ VERİYE DAYALI OLARAK YAPILMALIDIR?
2.Davacı kadın dava dilekçesinde, ortak çocuk için hüküm altına alınacak iştirak nafakasının her yıl TÜİK'in belirlediği oranda arttırılmasını talep etmiştir. Dairemizin kararlılık kazanan içtihatlarına göre talep halinde hüküm altına alınan iştirak nafakasının ÜFE oranları üzerinden yıllık artış oranı belirlenmesi gerekirken, bu hususta karar verilmemesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Hukuki Yardım ve Danışmanlık İçin Bize Ulaşabilirsiniz | 0544 324 16 34 |

WhatsApp İletişim

0544 324 16 34