Projeye Aykırılık Nedeni̇yle Tüketi̇ci̇ni̇n Satın Aldığı Evi̇n İskanı Alamaması Nedeni̇yle Ayıplı İfada Ayıbın Ni̇teli̇ği̇ Nedi̇r?
Buradasınız: Anasayfa / Blog
PROJEYE AYKIRILIK NEDENİYLE TÜKETİCİNİN SATIN ALDIĞI EVİN İSKANI ALAMAMASI NEDENİYLE AYIPLI İFADA AYIBIN NİTELİĞİ NEDİR?
İmara aykırı yapıldığı için iskan ruhsatı alınamayan inşaattaki bu ayıbın hukuki ayıp olup, açık ayıp olduğu ve süresinde ihbar yapılmadığından dolayısıyla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
PROJEYE AYKIRILIK NEDENİYLE TÜKETİCİNİN SATIN ALDIĞI EVİN İSKANI ALAMAMASI NEDENİYLE AYIPLI İFADA AYIBIN NİTELİĞİ NEDİR?
T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

 

Esas : 2024/1201
Karar : 2025/187
Tarih : 13.01.2025
  • RUHSATSIZ VE PROJEYE AYKIRI YAPI
  • DAİRENİN SATIŞ BEDELİ İLE EMSAL DAİRELERİN SATIŞ BEDELİ ARASINDAKİ FARKIN TAHSİLİ
  • MANEVİ ZARARLARININ GİDERİLMESİ İSTEMİ
  • BASİRETLİ TACİR
  • AÇIK AYIPLARI SATICIYA BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
  • AÇIK AYIP (HUKUKİ AYIP)
ÖZET
Uyuşmazlık, tüketicinin yükleniciye karşı açmış olduğu ruhsatsız ve projeye aykırı yapı sebebiyle davaya konu dairenin satış bedeli ile emsal dairelerin satış bedeli arasındaki farkın tahsili ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Sözleşme, teslim ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesine göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, davacının binanın mimari projesine aykırı imal edilmesinden ve kat irtifakı kurulamamasından dolayı kaynaklandığını iddia ettiği zarar, satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp (hukuki ayıp) niteliğinde olup, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve tapuyu devraldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle süresi içerisinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı hususları birlikte değerlendirilerek kararın onanması gerekmiştir.

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1114 E., 2023/2543 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2016/1462 E., 2020/812 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı ... ile evli olduğunu, eşi ile davalı arasında 27.07.2003 yılında yapılan sözleşmeyle taşınmazı davalıdan aldıklarını fakat bahsolunan yapının mimarı projeye aykırı olduğunu, asansör vs. müştemilat mimarı projede yer aldığı halde yapılmadığı zemin katların yine projeye aykırı olarak inşa edildiğini, bütün bu sebeplerle binanın ruhsat alamadığını, tapuda kat irtifakı ve kat mülkiyetinin tesis edilemediğini, davalının toplantı yaparak tüm malikleri sindirmek adına binanın yıkılmaması için talepte bulunulmasını istediğini, davalının kötü niyetli olduğunu, ruhsatsız ve projeye aykırı yapı sebebiyle müvekkilinin mağdur olduğunu, keşif yapılarak bu durumun anlaşılacağını, dairenin emsal bedeli ile şu anki gerçek değeri arasındaki tahmini 400.000,00 TL farkın ve kötü niyetli olunmasından dolayı 20.000 TL manevi tazminatın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile ücreti vekaletin kötü niyetli davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, taşınmazın satış tarihinden 10 yıl geçtiğini, Tüketici Kanununa göre zaman aşımı süresi 5 yıl olup, davanın zaman aşımına uğradığını, davacı ve önceki malik davacının eşinin taşınmazın hali hazır durumunu bilerek ve görerek satın aldığını, davacının eşine arsa üzerinden toprak hissesi verdiğini, davacının görerek bilerek ve olduğu hal üzerine teslim aldığı daire için 10 yılı aşkın süre sonunda dava açtığını, bu durumun davacının kötü niyetli olduğu ve haksız kazanç temin etmeye çalıştığını gösterdiğini, dairedeki ayıpla ilgili olarak satıcıya herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, Tüketici Kanununun 4. maddesinin 2 fıkrasına göre tüketicinin malın teslimi tarihinden itibaren 30 gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmesi gerektiğini, yine gizli ayıbın ortaya çıkması halinde satıcıya derhal ayıp ihbarında bulunulmaz ise satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmemiş sayıldığının B.K'nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamayacağını, zaman aşımı itirazı ile haksız ve mesnetsiz açılan davanın zenginleşmeye matuf olduğunu bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.

 

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulü ile; 220.875,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2023 tarihli kararıyla; imara aykırı yapıldığı için iskan ruhsatı alınamayan inşaattaki bu ayıbın hukuki ayıp olup, açık ayıp olduğu ve süresinde ihbar yapılmadığından dolayısıyla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, davacının değer kaybı talebine yönelik maddi tazminat davasının reddine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalının basiretli tacir gibi davranmadığı, imar mevzuatına aykırı taşınmaz imal ettiği, kötüniyetli satışta zamanaşımının söz konusu olmayacağı hususunda, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, tüketicinin yükleniciye karşı açmış olduğu ruhsatsız ve projeye aykırı yapı sebebiyle davaya konu dairenin satış bedeli ile emsal dairelerin satış bedeli arasındaki farkın tahsili ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle sözleşme, teslim ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, davacının binanın mimari projesine aykırı imal edilmesinden ve kat irtifakı kurulamamasından dolayı kaynaklandığını iddia ettiği zarar, satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp (hukuki ayıp) niteliğinde olup, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve tapuyu devraldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği, davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle süresi içerisinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı hususları birlikte değerlendirilerek açıklanan nedenlere göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile davanın reddine dair kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

Hukuki Yardım ve Danışmanlık İçin Bize Ulaşabilirsiniz | 0544 324 16 34 |

WhatsApp İletişim

0544 324 16 34