Esas | : 2012/19757 |
Karar | : 2012/20418 |
Tarih | : 02.10.2012 |
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, C.Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerdiği, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; bu kayıtların, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, bilerek, isteyerek ve ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması 5237 sayılı TCK'nın 134/2. maddesinde, birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak düzenlendiği, ilk fıkradaki suçun oluşması için, görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmediği, acıdan kaynaklanan çığlıklar veya sevişen çiftin nefes alış verişi gibi özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi ilk fıkradaki suçun oluşumu için yeterli olup, özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle suçun tamamlandığı, ilk fıkradan farklı olarak, ikinci fıkrada, ifşanın kabulü için, ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişinin anlaşılması, en azından anlaşılabilir olması ya da açıklanması gerektiği; ayrıca, özel hayat görüntüsü veya sesinin, yetkisi bulunmayan kişi veya kişiler tarafından içeriğinin öğrenilmesiyle suçun tamamlanacağı, ilk fıkra açısından, görüntü veya sesin kaydedilmesi; ikinci fıkra açısından, bu kayıtların ifşa edilmesi yeterli olup, başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisinin bulunmadığı, her iki fıkrada düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, genel kast ile işlenebilen suçlardan olup, sanığın, “kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal etme” neticesini bilmesi ve istemesiyle anılan maddenin ilk fıkrasındaki; bir özel hayat görüntüsü ya da sesini ifşa etmesi halinde anılan maddenin ikinci fıkrasındaki suçun manevi unsurunun oluşacağı; ancak her iki halde de kastın varlığından söz edebilmek için sanığın hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi ve bu biçimde hareket etmeye devam etmesi gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında, oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdurenin kasiyer olarak çalışmakta olduğu markete giden sanığın, “kalem kamera” tabir edilen cihaz aracılığıyla gizlice çekim yaparak, kaydettiği görüntülerden elde ettiği mağdurenin yüz kısmı görünür yan yana sıralanmış 48 adet fotoğrafını A-4 kağıdına basıp, bir derginin arasına koyduktan sonra mağdureye göstermesi şeklinde gelişen eylemiyle, üzerine atılı 5237 sayılı TCK'nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği sabit olduğu halde, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntü veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınmadan; “ Olay kamuya açık olan markette gerçekleşmiş olup bahse konu market özel alan değil, herkese açık aleni bir yerdir” şeklindeki, özel hayatı salt mekana indirgeyen ve yasal olmayan gerekçe ile sanığın beraatine karar verilmesi,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un 81. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134/1. maddesinde yapılan değişikliğe göre hapis cezasının üst sınırı itibariyle 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 11. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02.10.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALİF ŞERHİ
Markette kasiyer olarak çalışmakta olan müştekinin görüntülerini kalem şeklindeki kamera ile müşteri olarak markette bulunduğu sırada gizlice çeken ve kaydeden sanığın eyleminin; TCK.'nın 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu değil, TCK.nın 135/1. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu oluşturacağı kanaatiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
0544 324 16 34